Anasayfaya Git!

Go Back   Balık Avı ve Amatör Balıkçılık Fly Fishing ( Yapay Sinek İle Balık Avı ) Fly Fishing Av Raporları

Uyarılar

HEM KENDİ SAĞLIĞIN HEM DE AİLE BİREYLERİNİN SAĞLIĞI İÇİN EVDE KAL, SAĞLIKLI KAL


 
 
Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 27.11.12, 00:55   #1
keşfetmekiçinbak
 
keşfetmekiçinbak - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 28/4/2009
Üye Adı: Tuncay UYANIK
Memleket:Ankara
Yaş: 56
Kan Grubu: 0 Rh (+)
En İyi Avı: yakalayıp bıraktıkları
Mesajlar: 700
Referans:
keşfetmekiçinbak will become famous soon enoughkeşfetmekiçinbak will become famous soon enough
Anadolu'da bir yer, fly fishing, alabalık raporu 2007

2007 yılının sezon açılışını Amasya Derinöz barajında yapmıştık. Eksik olan bir şey vardı bir türlü çözemiyordum. Bir iki defa balığa gitmeme ve onlarca balık takdırmama rağmen benim için sezon henüz açılmamış gibiydi. Yavandı, hakikaten eksik olan bir şey vardı. Bu yavanlığı bertaraf etmek için geçen hafta hazırlıklar başladı. Ortağım fishinglevent ile romantik iki gün, sesi çok güzel geliyordu. Uzun zaman olmuştu, koşturmacalar, genel katılımlar, organizasyonlar. Ne zamandır ikimiz yalnız balığa gidemiyorduk. Telaffuz etmese de, bana bunu hiç söylememiş olsa da, ortağımın nasıl düşündüğünü neler istediğini gayet iyi biliyordum. Benimle yalnız balığa gitmek isterdi hep. Birkaç ay grup halinde balık avı yapsak strese girerdi, biliyordum. Fırsat bu fırsat hazırlıklara başladık. Hafta boyu msn ekranında süren atışmalar, hazırlıklar, kavga gürültü, heyecan…

O gece saat 24:00’da işten çıktım ve doğru ortağımın evin yolunu tuttum. Benim arabadaki malzemeler itina ile o’nun arabasına yüklendi. Son bir kontrol “ eksik olan bir şey var mı ?” Dingin fakat açık bir gökyüzüne sahip bir Ankara gecesinden yola çıktık. Arşivimden çıkardığım eski parçalar ve tatlı bir muhabbet eşliğinde gecenin içinde yol alıyorduk. Benim arada uyuma çabalarım bir önceki gece çok iyi dinlenmiş olmam nedeniyle sonuçsuz kaldı. Gecenin ilerleyen saatlerinde başlayan hafif yağış beni ara ara gülümsetti, her ne kadar ortağım sis olduğunu iddia etse de çok geçmeden yoğun bir bulut tabakasının içine daldık… ve tipi, işte o an endişe başladı. Yoldaki tüm yön tabelaları kar ile kaplanmıştı. Sanırım bizden az evvel çok daha yoğun bir kar yağışı olmuştu. Alacı mı olduğumuzdan nedir arabalarımızda halen kar lastikleri takılı olduğu için pekte sorun etmedik. Yol işlek bir yol olduğundan mı yoksa hava sıcaklığı 0 derece olduğundan mı nedir asfalt’ın üzeri kar tutmamıştı, bu biraz olsun rahatlamamı sağladı.


Sabahın ilk ışıkları ile birlikte avlağa vardık. Yerler kuruydu ancak belli belirsiz şekilde mercimek tanesi kadar kar atıştırıyordu. Klasik bir görüntüydü bizim için. Kamp alanına varır varmaz çaydanlığa su kondu, üst baş sağlamlaştırıldı, boy ve kasık çizmeleri giyildi. Eskimiş antrenman kılavuz misinalarının yerine yenileri bağlandı. Sıcak çay eşliğinde ortağımın evde yaptırdığı poğaçalar afiyetle yendi. Hava oldukça soğuktu ve avlanmak için acele etmiyorduk. Yavaş yavaş tüm ekipman gözden geçirildi, ardından av mahalimize doğru yürümeye başladık. Yolda çeşitli tahminler ve taktik beyin fırtınası yapıldı. Hatırı sayılır derecede esen rüzgar tadımızı kaçırsa da zor şartları göze alarak gelmiştik. İlk yarım saat suyu gözlemledik, çok fazla atış yapmadık. Güneş bulutların arkasından kendini bir gösterip bir kayboluyordu. Çok geçmeden ilk alalarımızı aldık. Larva flylar iş yapacağa benziyordu. Havada uçuşan bir böcek bile görmedim. Larvalarımız ile avlanmaya devam ettik. Gün boyu kah ara verip sohbet ederek kah birbirimize atış bölgesi ikram ederek avlanmaya devam ettik. Tabi yakaladığımız tüm doğal alabalıkların hatıra fotoğrafı çekindikten sonra aynen suya iade edildiğini söylememe gerek var mı bilmiyorum.


Öğleden sonra rüzgar şiddetini artırırken ben onu gökkuşakları ile baş başa bırakıp ortağımdan uzaklaştım. Kah çobanlarla sohbet ederek, kah dere kenarında yatarak kah oturup arkaya arkaya barış çubuğu tellendirerek ilerledim. Çobanlar yakala bırak yaptığımı anlattığımda epey garip karşıladılar. Onlara burasının onlara ait olduğunun bizlerin sadece gelip geçici olduğumuzu ve bu doğayı ve buradaki endemik türü korumaları gerektiği hakkında biraz nutuk çektim. Sanırım nutuk ağır gelmiş olmalı ki uzun bir sesizlikten sonra “ çiftlik balığı da pek sası kokuyor abey iyi olmuyor” diye günah çıkarırcasına ekledi...


Rüzgar ara ara şiddetini azaltıyordu. O arada 3 tane uçan böcek gördüm. Tabi ne olduklarını kestiremedim uzaktan. Rüzgar arada şiddetini azalttığı için ve gördüğüm uçanların sevdasına nymph’imi çıkartarak kılavuz misinamın ucuna güzel bir may fly bağladım. Barış çubuğu eşliğinde suyu gözlemeye başladım. Çok geçmedi gördüm “plop” çıktı ve su üstünden bir şey aldı. Gülümsedim kendi kendime, rüzgarın azalmasını sabırla bekledim… rüzgar yine mola verecek gibi olduğunda fly ipimi makaramdan sağarak boşalttım, hazırlık atışlarına başladım, ilk atışta doğru yer, bir saniye boşluk ve bingoooo. Tatlı bir mücadele başladı. Bir elim kamışta bir elim fly ipindeyken ve balığı kaçırmamak için yumuşak bir şekilde çekerken, beynimdeki elim mpeg/kamera kaydına uzandı. Ancak misinanın ucundaki balık bu sefer biraz iri olması nedeniyle cesaret edemedim. Normalde hem kayıt yapar hem de çekerim balığı, ayrı bir meziyet ya da hastalık işte ne bileyim . Ancak bu sefer cesaret edemedim zira bölge derin ve otluk alan çoktu. Balığın ota girmesi halinde 0.15 mm kılavuz misinamın zorlanacağı belliydi. O yüzden bu sefer kamera kaydı yapmadan nazikçe balığı yormak suretiyle aldım dışarıya. Dünya tatlısı bir şey, fotoğrafladım ve dışarıda kalma süresini uzatmadan aynen iade, güle güle, mayıs ya da haziranda buluşuruz yine …


Arkamdan gelmesini beklediğim ortağım gelmiyordu, çaresiz öğleden sonra geri döndüm. Sağ olsun boş durmamış sofralık gökkuşları depolamıştı. Gün kararmadan kampa dönerek sofra hazırlıklarına başladık, kamp ateşi yakıldı, üst baş geceye göre yenilendi. Dingin avlak gecesinde tatlı bir muhabbet eşliğinde, kamp ateşi başında koyu sohbet deminde saati 23:00 yaptık. Arabada uyku tulumlarımızın içine kıvrıldığımızda fark ettim, donuyorduk yaw...


Gece oldukça soğuktu, sabah erken kalkmadık, güneşin yükselmesini bekledik. Uyandıktan sonra ilk işimiz kahvaltı ardından kampı toplamak oldu. Ortalık günlük güneşlik olmasına rağmen ben kötü bir hava beklentisi içindeydim. Öğlene kadar keyif avı yaparak bu seferi sonlandıracaktık. Nitekim ben o gün hiç vuruş alamadım. Rüzgar bir taraftan devam ediyordu. Elimde fotoğraf makinesi dolaştım durdum. Çok uzatmadan saat12:00 gibi ava son verdik. Toplandık ve dönüş yoluna çıktık. Kehanetim tuttu, meğersem hava bize doğru geliyormuş. Yarım saat içinde yoğun kar yağışının içine daldık. Nisan ortasında yağan lapa lapa kar eşliğinde, ayrı bir haz kervanında dereleri, dağları, tepeleri, ovaları, vadileri aşarak sağ salim Ankara’ya vardık.

Facebook'ta Paylaş
keşfetmekiçinbak isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 


Sponsorlar
Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.